BARBAROS HAYREDDİN PAŞA (1478 - 1546)
1478 yılı dolaylarında Midilli'de doğdu. Aslen Vardar yenicesinden olan babası Yakup Ağa, bir Osmanlı sipahisiydi ve 1461 yılında Midilli'nin fethi sırasında Fatih Sultan Mehmed ile birlikteydi. Asıl adı Hızır olduğu halde Barbaros ve Hayreddin lakaplarıyla tanınır. Batılılar havuç rengine çalan kırmızı sakalından dolayı, ağabeyi Oruç'a verdikleri "Barbarossa" adını daha sonra Hızır için de kullandıklarından Barbaros diye tanınmış, Hayreddin lakabını ise kendisine Yavuz Sultan Selim takmıştır.
Osmanlı Donanması kaptanpaşalığına yükselmeden önce deniz ticaretiyle uğraşan Hayreddin, Akdeniz’de korsanlık yapmıştır. Selanik Körfezi dolaylarında başlayan ticaret hayatı, kardeşi Baba Oruç’un Rodos şövalyelerine esir düşmesiyle sekteye uğradı. Baba Oruç’u kurtarmak için Bodrum’a gelen Barbaros Hayreddin, daha sonra Midilli’ye geçerek ticaret hayatına devam etti.
I. Selim’in, kardeşi Korkut’un Osmanlı toprakları dışına kaçmasına engel olmak için kıyılarda yasaklamalara gitmesiyle, 1510 yılında Tunus ve Trablusgarb arasındaki Cerbe Adası’na gitti. Orada kardeşi Oruç Reis ile buluşarak küçük bir donanma kurdu ve Avrupa ülkelerinden gelen gemileri yağmalamaya başladılar.
1515 yılında Yavuz Sultan Selim’e gönderdiği hediyelerle sarayda resmi olarak tanınıp, bilinir oldu. Padişah’tan yardım alan Barbaros, sahip olduğu donanmayla İspanyollar’la savaştı. Kaptanpaşalığa getirildikten sonra, Tunus, Mayorka, Apulya, Venedik, Adalar Denizi ve Akdeniz seferlerinin yanı sıra 1538 yılında, 122 gemiden oluşan donanmasıyla Andrea Doria yönetimindeki 600'den fazla gemiden oluşan Haçlı donanmasına karşı Turgut Reis ve diğer reislerle beraber sefere çıktı ve büyük bir zafer kazandı. Fransa Kralı'nı korumak için yaptığı Nice seferi, en son seferidir. 1544 yılında İstanbul’a dönen Barbaros Hayreddin Paşa, yalnızca Fransa Kralı’nı kurtarmakla kalmadı, Fransa’nın elindeki Müslüman esirlere özgürlüklerini kazandırdı ve yüklü bir savaş ganimetiyle yurda döndü.
Türk denizciliğine en parlak devrini yaşatan Barbaros Hayreddin Paşa, 1534 yılında fiilen başladığı ‘Kaptanpaşalık’ görevini, 12 yıl boyunca başarılı bir şekilde sürdürdü. .
Bir çok zafer kazanan Barbaros, Avrupa'da nam saldı. Avrupalılar çocuklarını Barbaros geliyor diye korkutur hale geldiler. 5 Temmuz 1546 tarihinde vefat eden Barbaros Hayreddin Paşa, sağlığında Beşiktaş'ta yaptırdığı medresenin yanındaki türbesine defnedildi. Onun ölümü için "Mate reisü'l-bahr-Denizin reisi öldü" denildi. Barbaros Hayreddin Paşa zamanında Osmanlı denizciliği gücünün zirvesine ulaşmış, onun mektebinde yetişen değerli denizciler ve teşkilatlı tersane sayesinde bu güç varlığını bir süre daha devam ettirmiştir.
Barbaros Hayreddin Paşa, alim ve cesur bir komutandı. İri yapılı ve kumral tenliydi. Saçı, sakalı, kaşları ve kirpikleri çok gürdü. Ömrü denizlerde geçtiğinden Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca gibi Akdeniz dillerini çok iyi bilirdi. Çinili Hamam kendisine aittir. Oğulları Mehmed Paşa, Hasan Paşa ve Vali Paşa'dır.
PREVEZE DENİZ ZAFERİ [28 Eylül 1538]
Hadım Süleyman Paşa komutasındaki Türk donanması Hindistan sahillerine demirlemiş, Paşa’dan karşıdaki Diyu Kalesi’ne saldırı emri bekliyordu. Hindistan’dan çok uzakta, Preveze açıklarında ise diğer bir Türk donanması Haçlı donanmasına karşı konuşlanmıştı. Bu, iki büyük komutanın birbirine meydan okuyuşuydu aynı zamanda; Haçlı donanmasının başındaki Andrea Doria ve Barbaros Hayreddin Paşa’nın. 1538 yılıydı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun en görkemli zamanıydı. Batıda ‘Büyük Süleyman’ diye de bilinen Kanuni Sultan Süleyman’ın devriydi, yalnızca karada değil denizde de zaferler birbirini kovalıyordu. Kanuni’nin Kaptan-ı Derya’sı, Andrea Doria karşısındaki Barbaros Hayreddin Paşa’ydı. Haçlı donanmasının çok daha güçlü olmasına karşın, Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Türk donanması Preveze Savaşında kesin bir zafer kazandı. Türk deniz gücünün Hristiyan Avrupa'ya karşı en büyük başarısı olan bu zafer, Osmanlı Devleti'ni Akdeniz'de tartışmasız en büyük deniz gücü durumuna getirdi.
1478 yılı dolaylarında Midilli'de doğdu. Aslen Vardar yenicesinden olan babası Yakup Ağa, bir Osmanlı sipahisiydi ve 1461 yılında Midilli'nin fethi sırasında Fatih Sultan Mehmed ile birlikteydi. Asıl adı Hızır olduğu halde Barbaros ve Hayreddin lakaplarıyla tanınır. Batılılar havuç rengine çalan kırmızı sakalından dolayı, ağabeyi Oruç'a verdikleri "Barbarossa" adını daha sonra Hızır için de kullandıklarından Barbaros diye tanınmış, Hayreddin lakabını ise kendisine Yavuz Sultan Selim takmıştır.
Osmanlı Donanması kaptanpaşalığına yükselmeden önce deniz ticaretiyle uğraşan Hayreddin, Akdeniz’de korsanlık yapmıştır. Selanik Körfezi dolaylarında başlayan ticaret hayatı, kardeşi Baba Oruç’un Rodos şövalyelerine esir düşmesiyle sekteye uğradı. Baba Oruç’u kurtarmak için Bodrum’a gelen Barbaros Hayreddin, daha sonra Midilli’ye geçerek ticaret hayatına devam etti.
I. Selim’in, kardeşi Korkut’un Osmanlı toprakları dışına kaçmasına engel olmak için kıyılarda yasaklamalara gitmesiyle, 1510 yılında Tunus ve Trablusgarb arasındaki Cerbe Adası’na gitti. Orada kardeşi Oruç Reis ile buluşarak küçük bir donanma kurdu ve Avrupa ülkelerinden gelen gemileri yağmalamaya başladılar.
1515 yılında Yavuz Sultan Selim’e gönderdiği hediyelerle sarayda resmi olarak tanınıp, bilinir oldu. Padişah’tan yardım alan Barbaros, sahip olduğu donanmayla İspanyollar’la savaştı. Kaptanpaşalığa getirildikten sonra, Tunus, Mayorka, Apulya, Venedik, Adalar Denizi ve Akdeniz seferlerinin yanı sıra 1538 yılında, 122 gemiden oluşan donanmasıyla Andrea Doria yönetimindeki 600'den fazla gemiden oluşan Haçlı donanmasına karşı Turgut Reis ve diğer reislerle beraber sefere çıktı ve büyük bir zafer kazandı. Fransa Kralı'nı korumak için yaptığı Nice seferi, en son seferidir. 1544 yılında İstanbul’a dönen Barbaros Hayreddin Paşa, yalnızca Fransa Kralı’nı kurtarmakla kalmadı, Fransa’nın elindeki Müslüman esirlere özgürlüklerini kazandırdı ve yüklü bir savaş ganimetiyle yurda döndü.
Türk denizciliğine en parlak devrini yaşatan Barbaros Hayreddin Paşa, 1534 yılında fiilen başladığı ‘Kaptanpaşalık’ görevini, 12 yıl boyunca başarılı bir şekilde sürdürdü. .
Bir çok zafer kazanan Barbaros, Avrupa'da nam saldı. Avrupalılar çocuklarını Barbaros geliyor diye korkutur hale geldiler. 5 Temmuz 1546 tarihinde vefat eden Barbaros Hayreddin Paşa, sağlığında Beşiktaş'ta yaptırdığı medresenin yanındaki türbesine defnedildi. Onun ölümü için "Mate reisü'l-bahr-Denizin reisi öldü" denildi. Barbaros Hayreddin Paşa zamanında Osmanlı denizciliği gücünün zirvesine ulaşmış, onun mektebinde yetişen değerli denizciler ve teşkilatlı tersane sayesinde bu güç varlığını bir süre daha devam ettirmiştir.
Barbaros Hayreddin Paşa, alim ve cesur bir komutandı. İri yapılı ve kumral tenliydi. Saçı, sakalı, kaşları ve kirpikleri çok gürdü. Ömrü denizlerde geçtiğinden Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca gibi Akdeniz dillerini çok iyi bilirdi. Çinili Hamam kendisine aittir. Oğulları Mehmed Paşa, Hasan Paşa ve Vali Paşa'dır.
PREVEZE DENİZ ZAFERİ [28 Eylül 1538]
Hadım Süleyman Paşa komutasındaki Türk donanması Hindistan sahillerine demirlemiş, Paşa’dan karşıdaki Diyu Kalesi’ne saldırı emri bekliyordu. Hindistan’dan çok uzakta, Preveze açıklarında ise diğer bir Türk donanması Haçlı donanmasına karşı konuşlanmıştı. Bu, iki büyük komutanın birbirine meydan okuyuşuydu aynı zamanda; Haçlı donanmasının başındaki Andrea Doria ve Barbaros Hayreddin Paşa’nın. 1538 yılıydı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun en görkemli zamanıydı. Batıda ‘Büyük Süleyman’ diye de bilinen Kanuni Sultan Süleyman’ın devriydi, yalnızca karada değil denizde de zaferler birbirini kovalıyordu. Kanuni’nin Kaptan-ı Derya’sı, Andrea Doria karşısındaki Barbaros Hayreddin Paşa’ydı. Haçlı donanmasının çok daha güçlü olmasına karşın, Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Türk donanması Preveze Savaşında kesin bir zafer kazandı. Türk deniz gücünün Hristiyan Avrupa'ya karşı en büyük başarısı olan bu zafer, Osmanlı Devleti'ni Akdeniz'de tartışmasız en büyük deniz gücü durumuna getirdi.