Diving response olarak da anılan dalış refleksi, organizmamızın, apnea yani, nefes alıp vermenin bilinçli olarak durdurulması ve dış ısı değişikliklerine bağlı olarak kardio vasküler sistem üzerinde refleks olarak gerçekleştirdiği değişikliklerdir.
Organizmanın bu refleks hareketi tam olarak çözülememişse de, apnea süresini uzatmayı hedeflediği anlaşılmaktadır.
Bu refleks bir çok kara ve deniz memelisinde vardır. Belki de, yaşamımızın ilk dokuz ayını, sıvı içinde tamamlamamız, bazı kodlama izleri bırakmaktadır.
Nefes tutmanın ilk saniyelerinden itibaren oluşan bradikardi ve damar çeperi vazokonstriksyonu, damar içi basıncını belirli düzeyde sabitleyerek, oksijen tüketimini azaltmayı hedefler.
Su sıcaklığı, fizik kondüsyon ve deneyim, cinsiyet ve yaş, ciğer kapasitesi, apnea süresi gibi parametreler, bu refleksi doğrudan etkilemektedir.
Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için detaylarına göz atalım .
Bradikardi
Apnea, başladığı andan itibaren, kalp ritminde düşüşe neden olur. Dalış derinliğinin bu refleks üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Vücudun ve özellikle yüzün su ile temas etmesi ve apnea, bradikardi oluşumuna etki eden iki faktördür. Dinlenme halindeki kalp ritminde, bradikardi ile % 25 - 30 a varan düşüşler oluşabilir.
Apnea sonuçlandıktan sonra, elektro verilerinde, ekstrasistol, prematüre karıncık kasılmaları ve ritm artışları gibi değişiklikler görülebilir. Apnea süresi ve harcanan güce bağlı olarak, karbondioksit ve laktik asitin kandaki değerleri yükselir. Kalp ritmindeki değişikliklerin nedeni de budur.
Vazokonstrüksiyon ,
Kalp ve beyin diğer organlarımıza nazaran oksijensiz kalmaya çok duyarlıdır ve hücre kaybı oluştuğunda geri dönülemez noktalara gelinir.
Apnea sürecinin başlaması ile birlikte, damar çeperleri refleks olarak daralır. Kan basıncı sabit bir düzeyde kalır ve kalp debisi düşer. Bu değişimler, hassas organların daha rahat ve çok oksijenlenmesini sağlayarak apnea süresini uzatır.
Dalış refleksi, boğulmaya karşı organizmanın oluşturduğu bir reaksiyondur. Ancak, güç harcanması ve kasların gevşeme pozisyonundan kasılmaya geçmesi, bradikardinin avantajlarını ortadan kaldırır. Bunun yanısıra aşağıdaki parametreler, fayda limitlerini artı veya eksi etkilemektedir ;
Bradikardi, genç insanlarda, yaşlılara oranla daha iyi cevap vermektedir.
Yüzümüzdeki, ısıya duyarlı reseptörler, bradikardiyi doğrudan etkiler. Isı ne kadar düşükse, sistem o kadar çabuk çalışır.
Düzenli olarak apnea yapan insanlarda bradikardi daha verimlidir.
Ciğerlerin vital kapasitesi, etkili bir parametredir. Ciğer doluluğuna hassas olan torakopülmoner reseptörler % 85 - 95 vital kapasite doluluğunu algıladıkları zaman, bradikardi için start verirler. Bu nedenle, başlangıç çalışmalarında bu doluluk oranlarını geçmeyin.
Kulak eşitlemek için Valsalva yöntemi uygulamak, bradikardi oluşumunu negatif etkiler. Frenzel veya östaki kasının istemli uyarılması yöntemleri, hem apnea için, hem de avlanma için çok daha avantajlıdır.
Yüzmek, kalp ritmini arttırır ve vazodilatasyona neden olur. Diğer taraftan, apnea ve dalış, bradikardi sonucu kalp ritmini düşürür. Bu iki olgunun çakışması durumunda, ritm düşüklüğü öncelik kazanır.
Bu çakışmaya fazla sebebiyet vermemek için, dalış öncesinde iyi bir gevşeme ve nefes alıp vermenin uygulanması gerekiyor.
Organizmanın bu refleks hareketi tam olarak çözülememişse de, apnea süresini uzatmayı hedeflediği anlaşılmaktadır.
Bu refleks bir çok kara ve deniz memelisinde vardır. Belki de, yaşamımızın ilk dokuz ayını, sıvı içinde tamamlamamız, bazı kodlama izleri bırakmaktadır.
Nefes tutmanın ilk saniyelerinden itibaren oluşan bradikardi ve damar çeperi vazokonstriksyonu, damar içi basıncını belirli düzeyde sabitleyerek, oksijen tüketimini azaltmayı hedefler.
Su sıcaklığı, fizik kondüsyon ve deneyim, cinsiyet ve yaş, ciğer kapasitesi, apnea süresi gibi parametreler, bu refleksi doğrudan etkilemektedir.
Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için detaylarına göz atalım .
Bradikardi
Apnea, başladığı andan itibaren, kalp ritminde düşüşe neden olur. Dalış derinliğinin bu refleks üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Vücudun ve özellikle yüzün su ile temas etmesi ve apnea, bradikardi oluşumuna etki eden iki faktördür. Dinlenme halindeki kalp ritminde, bradikardi ile % 25 - 30 a varan düşüşler oluşabilir.
Apnea sonuçlandıktan sonra, elektro verilerinde, ekstrasistol, prematüre karıncık kasılmaları ve ritm artışları gibi değişiklikler görülebilir. Apnea süresi ve harcanan güce bağlı olarak, karbondioksit ve laktik asitin kandaki değerleri yükselir. Kalp ritmindeki değişikliklerin nedeni de budur.
Vazokonstrüksiyon ,
Kalp ve beyin diğer organlarımıza nazaran oksijensiz kalmaya çok duyarlıdır ve hücre kaybı oluştuğunda geri dönülemez noktalara gelinir.
Apnea sürecinin başlaması ile birlikte, damar çeperleri refleks olarak daralır. Kan basıncı sabit bir düzeyde kalır ve kalp debisi düşer. Bu değişimler, hassas organların daha rahat ve çok oksijenlenmesini sağlayarak apnea süresini uzatır.
Dalış refleksi, boğulmaya karşı organizmanın oluşturduğu bir reaksiyondur. Ancak, güç harcanması ve kasların gevşeme pozisyonundan kasılmaya geçmesi, bradikardinin avantajlarını ortadan kaldırır. Bunun yanısıra aşağıdaki parametreler, fayda limitlerini artı veya eksi etkilemektedir ;
Bradikardi, genç insanlarda, yaşlılara oranla daha iyi cevap vermektedir.
Yüzümüzdeki, ısıya duyarlı reseptörler, bradikardiyi doğrudan etkiler. Isı ne kadar düşükse, sistem o kadar çabuk çalışır.
Düzenli olarak apnea yapan insanlarda bradikardi daha verimlidir.
Ciğerlerin vital kapasitesi, etkili bir parametredir. Ciğer doluluğuna hassas olan torakopülmoner reseptörler % 85 - 95 vital kapasite doluluğunu algıladıkları zaman, bradikardi için start verirler. Bu nedenle, başlangıç çalışmalarında bu doluluk oranlarını geçmeyin.
Kulak eşitlemek için Valsalva yöntemi uygulamak, bradikardi oluşumunu negatif etkiler. Frenzel veya östaki kasının istemli uyarılması yöntemleri, hem apnea için, hem de avlanma için çok daha avantajlıdır.
Yüzmek, kalp ritmini arttırır ve vazodilatasyona neden olur. Diğer taraftan, apnea ve dalış, bradikardi sonucu kalp ritmini düşürür. Bu iki olgunun çakışması durumunda, ritm düşüklüğü öncelik kazanır.
Bu çakışmaya fazla sebebiyet vermemek için, dalış öncesinde iyi bir gevşeme ve nefes alıp vermenin uygulanması gerekiyor.