B
Bayram Ali Karaaslan
Misafir
Nihal Zeren, İDO’nun en genç ve tek kadın kaptanı. Henüz 22 yaşında. Yenikapı-Bursa seferini yapan Osman Gazi feribotunda görevli. Kendini ‘egosu yüksek, serüvenci, asi ve özgür ruhlu’ diye tanımlayan küçük hanımefendi, denizi olmayan bir memlekette büyüdüğü için mavi sulara tutulmuş.
Yuvayı dişi kuş yaparmış, gemiyi de artık dişi kaptanlar yürütüyor. Kadın kaptanların sayısı son yıllarda arttı. Boğazda tekne turu yaptıranlardan, balığa çıkanlara kadar pek çok hikâye ile karşılaşıyoruz. Bahsedeceğimiz kaptanın özelliği ise İstanbul Deniz Otobüsleri’nin (İDO) en genç ve tek kadın kaptanı olması. Nihal Zeren henüz 22 yaşında. 1988 Diyarbakır doğumlu. Deniz görmeyen bir memlekette dünyaya geldiği için küçük yaşlardan itibaren mavi sulara tutulmuş. Bir de eline ‘Denizler Altında 20 Bin Fersah’ kitabı tutuşturmuşlar. Kaptan Nemo ve hikayelerinin etkisinden kurtulmak kolay olmuyor elbette.
Nihal Zeren 2002 yılında İstanbul’da Anadolu Denizcilik Lisesi Güverte bölümünü bitirmiş. Sonra Galatasaray Üniversitesi Gemi Güverte bölümünden mezun olmuş. Kaptanlığa Kadıköy-Adalar seferini yapan Fahri Korutürk feribotunda stajyer olarak başlamış. Bir yıldır Yenikapı-Bursa hattında yolcu taşıyan Osman Gazi adlı deniz otobüsünde görevli. Tutku ve deniz kelimeleri onun hayatının ayrılmaz bir parçası. Mesleğine ilişkin duygularını, “Gemi kaptanları gerek kıyafetleri gerekse tavırları ile saygı ve beğeni toplar, dikkat çekerlerdi. Büyük saygı gösterilirdi onlara. Bütün bunlar beni çok etkilemişti. Pek çok hayal kurardım denize ve denizciliğe ilişkin. Hayallerimin peşinden koştuğumda gerçekleşeceğine inandım. Ailem de beni destekledi.” cümleleriyle anlatıyor.
Ailesi desteklemiş, çünkü anne ve babası 5 evladından hiç olmazsa birinin denize açılmasını hayal etmiş hep. Ağabeyi Deniz Harp Akademisi’ni kazanmış ancak not ortalaması değişikliğinden dolayı yerleşememiş. Kısmet üçüncü evlatları Nihal’e nasip olmuş.
Nihal Zeren, insanların mesleğini öğrendiklerinde küçük bir şaşkınlık geçirdiğini söylüyor. Ancak biraz konuştuktan sonra iş değişiyor, daha çok soru soruyorlarmış. Deniz, üzerinde saatler hatta günlerce konuşabilecek bir konu. Ne de olsa ‘engin sular’ diye cümle kurulmasına müsaade eden bir işten bahsediyoruz.
Bir söz vardır, ‘kadın denizde uğursuzluk getirir’ diye. Genç kaptan böyle efsanelere inanmıyor. Meslekte eski, denizi çok iyi bilen baba kaptanlar onu desteklemiş. Bir kısmı da ‘Bu erkek işidir. Git evinde otur, burada ne işin var?’ gibi sözlerle yıldırmaya çalışmış. Ancak bu sözler onu yıldırmak yerine itici güç rolünü oynamış. O aslında bu tür meselelerle uğraşmaktansa ‘Madem deniz tutkunuyuz o halde deniz için bir şey yapmalıyız.’ diye kafa yormayı tercih ediyor. Mesela yavaş yavaş yok olmaya başlayan balık türlerini korumak için Deniz Temiz Derneği gibi kurumların desteklenmesi gerektiğini düşünüyor.
Genç kaptana, “Kaptanlar ve denize gönülden bağlı olanlar genelde asi ve özgür ruhlu olurlar, siz de öyle misiniz?” diye soru soruyoruz. “Evet, çok fazla egoları yüksek, serüvenci, asi ve özgür ruhluyum.” diye cevap verince şaşırıp kalıyoruz. Nasıl şaşmayalım, serüven, özgür ruh gibi şeyleri anlayabiliyoruz ama yüksek egoya takılmadan edemiyoruz. ‘Aman Nihal hanım dikkat edin, bu yüksek ego sizi dalgalara kaptırmasın!’ diye küçük bir abla nasihati vermeden edemiyoruz. Hayatta suların durulmadığı zamanlar ne de olsa çok oluyor. Yolunuz açık olsun kaptan hanım…
‘Zoru başarmak cazip geldi’
“Yolumun engellerle dolu olduğunu biliyordum. Ancak hiçbir şey kolay kazanılmıyor.Öncelikle karşılaşacağım zorlukları öngörmeye çalıştım.Denizcilik zor bir iş, özellikle kadınlar için tahmin edersiniz ki daha zor. Ama üstesinden gelebileceğimden emindim.Gördüğünüz gibi buradayım, başardım, mutluyum.”
Kaynak: ZAMAN
Yuvayı dişi kuş yaparmış, gemiyi de artık dişi kaptanlar yürütüyor. Kadın kaptanların sayısı son yıllarda arttı. Boğazda tekne turu yaptıranlardan, balığa çıkanlara kadar pek çok hikâye ile karşılaşıyoruz. Bahsedeceğimiz kaptanın özelliği ise İstanbul Deniz Otobüsleri’nin (İDO) en genç ve tek kadın kaptanı olması. Nihal Zeren henüz 22 yaşında. 1988 Diyarbakır doğumlu. Deniz görmeyen bir memlekette dünyaya geldiği için küçük yaşlardan itibaren mavi sulara tutulmuş. Bir de eline ‘Denizler Altında 20 Bin Fersah’ kitabı tutuşturmuşlar. Kaptan Nemo ve hikayelerinin etkisinden kurtulmak kolay olmuyor elbette.
Nihal Zeren 2002 yılında İstanbul’da Anadolu Denizcilik Lisesi Güverte bölümünü bitirmiş. Sonra Galatasaray Üniversitesi Gemi Güverte bölümünden mezun olmuş. Kaptanlığa Kadıköy-Adalar seferini yapan Fahri Korutürk feribotunda stajyer olarak başlamış. Bir yıldır Yenikapı-Bursa hattında yolcu taşıyan Osman Gazi adlı deniz otobüsünde görevli. Tutku ve deniz kelimeleri onun hayatının ayrılmaz bir parçası. Mesleğine ilişkin duygularını, “Gemi kaptanları gerek kıyafetleri gerekse tavırları ile saygı ve beğeni toplar, dikkat çekerlerdi. Büyük saygı gösterilirdi onlara. Bütün bunlar beni çok etkilemişti. Pek çok hayal kurardım denize ve denizciliğe ilişkin. Hayallerimin peşinden koştuğumda gerçekleşeceğine inandım. Ailem de beni destekledi.” cümleleriyle anlatıyor.
Ailesi desteklemiş, çünkü anne ve babası 5 evladından hiç olmazsa birinin denize açılmasını hayal etmiş hep. Ağabeyi Deniz Harp Akademisi’ni kazanmış ancak not ortalaması değişikliğinden dolayı yerleşememiş. Kısmet üçüncü evlatları Nihal’e nasip olmuş.
Nihal Zeren, insanların mesleğini öğrendiklerinde küçük bir şaşkınlık geçirdiğini söylüyor. Ancak biraz konuştuktan sonra iş değişiyor, daha çok soru soruyorlarmış. Deniz, üzerinde saatler hatta günlerce konuşabilecek bir konu. Ne de olsa ‘engin sular’ diye cümle kurulmasına müsaade eden bir işten bahsediyoruz.
Bir söz vardır, ‘kadın denizde uğursuzluk getirir’ diye. Genç kaptan böyle efsanelere inanmıyor. Meslekte eski, denizi çok iyi bilen baba kaptanlar onu desteklemiş. Bir kısmı da ‘Bu erkek işidir. Git evinde otur, burada ne işin var?’ gibi sözlerle yıldırmaya çalışmış. Ancak bu sözler onu yıldırmak yerine itici güç rolünü oynamış. O aslında bu tür meselelerle uğraşmaktansa ‘Madem deniz tutkunuyuz o halde deniz için bir şey yapmalıyız.’ diye kafa yormayı tercih ediyor. Mesela yavaş yavaş yok olmaya başlayan balık türlerini korumak için Deniz Temiz Derneği gibi kurumların desteklenmesi gerektiğini düşünüyor.
Genç kaptana, “Kaptanlar ve denize gönülden bağlı olanlar genelde asi ve özgür ruhlu olurlar, siz de öyle misiniz?” diye soru soruyoruz. “Evet, çok fazla egoları yüksek, serüvenci, asi ve özgür ruhluyum.” diye cevap verince şaşırıp kalıyoruz. Nasıl şaşmayalım, serüven, özgür ruh gibi şeyleri anlayabiliyoruz ama yüksek egoya takılmadan edemiyoruz. ‘Aman Nihal hanım dikkat edin, bu yüksek ego sizi dalgalara kaptırmasın!’ diye küçük bir abla nasihati vermeden edemiyoruz. Hayatta suların durulmadığı zamanlar ne de olsa çok oluyor. Yolunuz açık olsun kaptan hanım…
‘Zoru başarmak cazip geldi’
“Yolumun engellerle dolu olduğunu biliyordum. Ancak hiçbir şey kolay kazanılmıyor.Öncelikle karşılaşacağım zorlukları öngörmeye çalıştım.Denizcilik zor bir iş, özellikle kadınlar için tahmin edersiniz ki daha zor. Ama üstesinden gelebileceğimden emindim.Gördüğünüz gibi buradayım, başardım, mutluyum.”
Kaynak: ZAMAN