Lüfer ( Pomatomus saltator ) (Linnaeus, 1766) Bluefish
Lüfer Türkiye denizlerinin incisi, boğazların efendisidir, dense yanlış olmaz. İstanbul amatör balıkçılığında en önemli yeri tutar, hatta edebiyatta da yerini almıştır; öyle ki eski İstanbul zenginleri sırf lüfer yakalamak için gümüş zokalar dökerlermiş. Şimdi zokaları civalayıp durumu kurtarıyoruz ama lüfere olan ilgide bir azalma olmamış, azalan lüferin sayısı olmuştur. Biz sadece lüfer derken yabancı dillerde bluefish, choppers,skipjack, anchova ve lufar gibi adlarla geçer. Yurdumuzda ki tüm denizlerde ve dünya denizlerinin çoğunda bulunur. Pasifik'te sayısı azdır, pek çok bölgesinde bulunmaz. Sırt yüzgeci çifttir ilki kısa ve küçüktür 8 - 9 yumuşak ışınsal dikenden oıluşur. Diğeri uzun ve yüksektir 23 - 28 yumuşak ışınsal dikenden oluşur, Anüs yüzgeci de ikinci sırt yüzgeci gibidir. Tüm yüzgeçlerinin renkleri çoğunlukla sarımtraktır. Kuyruk yüzgeci gayet iyi gelişmiştir. Vücudu torpil şeklinde olmayıp yanlardan hafif basıktır. Pulları ufaktır, balık irileştikçe vücuduna daha fazla işler. Başında pul yoktur fakat solungaç kapakları pulludur.
Başı ve gözleri iridir, gözlerinin önünde iki kuçük burun deliği bulunur. Sırtı ve yanları yeşil - gri, karnı gümüşi beyazdır, tüm renklerinde tuhaf bir grilik vardır. Çenesi kuvvetli, çenelerindeki tek sıra dişler çok keskindir. Alt çene hafifçe üsttekinden uzundur, damağında da dişler bulunur. Başta istavrit, izmarit, zargana, kolyoz, uskumru, hamsi, gümüş, camuka, ilarya gibi balıklar olmak üzere küçük balıkları yiyerek beslenir bu arada kendi türünün küçüklerini de yer, yani yamyamdır. Önüne gelen her balığa saldırır. Beslenma sırasında ve genel yaşamında çok vahşidir yemeyecek olsa da öldürür. Genel olarak her lüfer bir günde kendi ağırlığının iki katı kadar balık öldürür. Bu rekoru onu denizlerde yaşayan en yırtıcı balık yapar. Kendi boyunda hatta daha büyük balıklara da saldırır; palamut da önünde tutunamaz. Sularımızda en büyük düşmanı yunustur. Yunuslar lüfer sürülerini takip eder, kıstırısa sararak yer, bazen onların peşinden sığlıklara da girerler, ancak lüfer sürüsü çok kalabalıksa fazla kayıp vermeden, sürünün yunusu püskürttüğü bilinmektedir.
Tam bir göçmen balıktır. Dünyada yaşadığı tüm bölgelerde kışları daha ılıman sularda geçirmek üzere göç ederler. Yurdumuzda Mayıs ayında Marmara ve boğazlarda kalan lüferler beslenmek, üremek ve yazı geçirmek üzere kanalı takiben Karadenize çıkarlar. Bu çıkış oldukça hızlı olur Haziranın ilk haftasına kadar tamamlanır. Bu dönemde yakalanan balık pek yağsızdır. Çıkış sırasında Marmara ve boğazlarda muhtelif yerlerde ve Karadeniz' de yumurta dökerler. Bir dişi 60,000 ile 80,000 arası yumurta dökebilir. Yumurtaları 1 - 1,2 mm çapında pelajiktir; 20 derece su sıcaklığında iki günde açılır. Su sıcaklığı düşükse süre uzar. Yazı Karadenizde beslenerek geçiren lüferler havaların soğuması ile Ağustos ayının ortaları itibarı ile yine kanalı takip ederek (ama bu defa akıntıya karşı) inişe geçerler. İlk gelenler küçük boyda lüferlerdir bunlara koruk lüferi denir. İlk inen bazı sürüler İstanbul boğazı ve çevresinde yerleşerek bir süre yemlenir bunlara otlak lüferi de denir. Eylül ayı ile birlikte tam boy lüfer ve ay ortasından itibaren de kofana boğaza girer. En son çinekop gelir. Bunun nedeni iniş için Karadeniz'in boğaz girişinde toplanmış olan kofana ve lüferlere yem olma korkusudur. Boğazlar ve Marmaranın hemen hemen her yerine yayılan lüfer sürüleri yolu üstündeki tüm taşlık kırmalık meraları yoklayarak av arar ve beslenir. Bu yem aramalar sırasında bazen bir kaç metrelik sığlıklara kadar da sokulurlar. Bir kısım sürüler havaların kış başında lodoslarla ılıman gitmesi sonucu boğazda kanalda kışı geçirmek üzere kalır. Ancak Şubat sonu Mart ayı başında Güneydoğu'dan esen rüzgarlarla Karadeniz'den gelen soğuk üst akıntının kanal suyuna karışması ile kırgına uğrarlar. Lüferler daima sürü olarak gezerler. Bazı sürüler Çanakkale boğazından Ege'ye açılırlar. Ağustosta başlayan iniş Aralık sonu hatta Ocak ortalarına kadar sürer, bu sırada yağlı ve son derece lezzetli olan lüferler amatör ve profesyonel balıkçılara bolca av verirler. Ne yazık ki aşırı ve bilinçsiz avlanma, deniz kirliliği bu çoşkuyu yok etmiştir. Şimdi bu kadar lüfer yok, tabii o coşku da. İstanbul' un da eski güzelliği kalmayınca lüfer de çekti elini ayağını.
Ege ve Akdeniz'de yakalanan lüfer Karadeniz ve Marmara'da yakalanana göre daha lezzetsizdir. Bu balık Marmara'da tükendiğinde demek ki balık soframız dünyaca ünlü bir lezzetini daha kaybedecektir.
Lüfer ülkemizde yaşına ve boyuna göre çeşitli isimlerle anılır.
Defne yaprağı 20+ / 1 Kg. 10 cm kadar
Çinekop 16 - 18 / 1 Kg. 11 - 13 cm.
Kaba çinekop 13 - 15 / 1 Kg. 14 - 18 cm.
Sarıkanat 9 - 12 / 1 Kg. 17 - 20 cm.
Lüfer 3 - 8 / 1 Kg. 21 - 28 cm.
Kofano 1 - 2 / 1 Kg. 32 - 50 cm.
Sırtıkara 1 / 2 Kg.+ 50 cm ve fazla
Ortalama ömrü 9 - 10 yıl kadar tahmin edilmektedir. Sularımızda çok nadir görülmekle beraber 120 cm. boya ve 14 kilo ağırlığa ulaştığı sanılmaktadır. Yakalanan ve rapor edilen en büyük lüfer 11,5 kilodur. İşte bu balığın önünde durabilen balık pek yoktur. Bu rekor boydakiler daha çok Atlantik okyanusunda görülmektedir, nadiren Ege ve Akdeniz'de de rastlanır. Lüferlerlerin balık çiftlikleri etrafına da sürüler halinde yaklaştığı olur. Bu bölgede kolay av verirler.
Lüfer Türkiye denizlerinin incisi, boğazların efendisidir, dense yanlış olmaz. İstanbul amatör balıkçılığında en önemli yeri tutar, hatta edebiyatta da yerini almıştır; öyle ki eski İstanbul zenginleri sırf lüfer yakalamak için gümüş zokalar dökerlermiş. Şimdi zokaları civalayıp durumu kurtarıyoruz ama lüfere olan ilgide bir azalma olmamış, azalan lüferin sayısı olmuştur. Biz sadece lüfer derken yabancı dillerde bluefish, choppers,skipjack, anchova ve lufar gibi adlarla geçer. Yurdumuzda ki tüm denizlerde ve dünya denizlerinin çoğunda bulunur. Pasifik'te sayısı azdır, pek çok bölgesinde bulunmaz. Sırt yüzgeci çifttir ilki kısa ve küçüktür 8 - 9 yumuşak ışınsal dikenden oıluşur. Diğeri uzun ve yüksektir 23 - 28 yumuşak ışınsal dikenden oluşur, Anüs yüzgeci de ikinci sırt yüzgeci gibidir. Tüm yüzgeçlerinin renkleri çoğunlukla sarımtraktır. Kuyruk yüzgeci gayet iyi gelişmiştir. Vücudu torpil şeklinde olmayıp yanlardan hafif basıktır. Pulları ufaktır, balık irileştikçe vücuduna daha fazla işler. Başında pul yoktur fakat solungaç kapakları pulludur.
Başı ve gözleri iridir, gözlerinin önünde iki kuçük burun deliği bulunur. Sırtı ve yanları yeşil - gri, karnı gümüşi beyazdır, tüm renklerinde tuhaf bir grilik vardır. Çenesi kuvvetli, çenelerindeki tek sıra dişler çok keskindir. Alt çene hafifçe üsttekinden uzundur, damağında da dişler bulunur. Başta istavrit, izmarit, zargana, kolyoz, uskumru, hamsi, gümüş, camuka, ilarya gibi balıklar olmak üzere küçük balıkları yiyerek beslenir bu arada kendi türünün küçüklerini de yer, yani yamyamdır. Önüne gelen her balığa saldırır. Beslenma sırasında ve genel yaşamında çok vahşidir yemeyecek olsa da öldürür. Genel olarak her lüfer bir günde kendi ağırlığının iki katı kadar balık öldürür. Bu rekoru onu denizlerde yaşayan en yırtıcı balık yapar. Kendi boyunda hatta daha büyük balıklara da saldırır; palamut da önünde tutunamaz. Sularımızda en büyük düşmanı yunustur. Yunuslar lüfer sürülerini takip eder, kıstırısa sararak yer, bazen onların peşinden sığlıklara da girerler, ancak lüfer sürüsü çok kalabalıksa fazla kayıp vermeden, sürünün yunusu püskürttüğü bilinmektedir.
Tam bir göçmen balıktır. Dünyada yaşadığı tüm bölgelerde kışları daha ılıman sularda geçirmek üzere göç ederler. Yurdumuzda Mayıs ayında Marmara ve boğazlarda kalan lüferler beslenmek, üremek ve yazı geçirmek üzere kanalı takiben Karadenize çıkarlar. Bu çıkış oldukça hızlı olur Haziranın ilk haftasına kadar tamamlanır. Bu dönemde yakalanan balık pek yağsızdır. Çıkış sırasında Marmara ve boğazlarda muhtelif yerlerde ve Karadeniz' de yumurta dökerler. Bir dişi 60,000 ile 80,000 arası yumurta dökebilir. Yumurtaları 1 - 1,2 mm çapında pelajiktir; 20 derece su sıcaklığında iki günde açılır. Su sıcaklığı düşükse süre uzar. Yazı Karadenizde beslenerek geçiren lüferler havaların soğuması ile Ağustos ayının ortaları itibarı ile yine kanalı takip ederek (ama bu defa akıntıya karşı) inişe geçerler. İlk gelenler küçük boyda lüferlerdir bunlara koruk lüferi denir. İlk inen bazı sürüler İstanbul boğazı ve çevresinde yerleşerek bir süre yemlenir bunlara otlak lüferi de denir. Eylül ayı ile birlikte tam boy lüfer ve ay ortasından itibaren de kofana boğaza girer. En son çinekop gelir. Bunun nedeni iniş için Karadeniz'in boğaz girişinde toplanmış olan kofana ve lüferlere yem olma korkusudur. Boğazlar ve Marmaranın hemen hemen her yerine yayılan lüfer sürüleri yolu üstündeki tüm taşlık kırmalık meraları yoklayarak av arar ve beslenir. Bu yem aramalar sırasında bazen bir kaç metrelik sığlıklara kadar da sokulurlar. Bir kısım sürüler havaların kış başında lodoslarla ılıman gitmesi sonucu boğazda kanalda kışı geçirmek üzere kalır. Ancak Şubat sonu Mart ayı başında Güneydoğu'dan esen rüzgarlarla Karadeniz'den gelen soğuk üst akıntının kanal suyuna karışması ile kırgına uğrarlar. Lüferler daima sürü olarak gezerler. Bazı sürüler Çanakkale boğazından Ege'ye açılırlar. Ağustosta başlayan iniş Aralık sonu hatta Ocak ortalarına kadar sürer, bu sırada yağlı ve son derece lezzetli olan lüferler amatör ve profesyonel balıkçılara bolca av verirler. Ne yazık ki aşırı ve bilinçsiz avlanma, deniz kirliliği bu çoşkuyu yok etmiştir. Şimdi bu kadar lüfer yok, tabii o coşku da. İstanbul' un da eski güzelliği kalmayınca lüfer de çekti elini ayağını.
Ege ve Akdeniz'de yakalanan lüfer Karadeniz ve Marmara'da yakalanana göre daha lezzetsizdir. Bu balık Marmara'da tükendiğinde demek ki balık soframız dünyaca ünlü bir lezzetini daha kaybedecektir.
Lüfer ülkemizde yaşına ve boyuna göre çeşitli isimlerle anılır.
Defne yaprağı 20+ / 1 Kg. 10 cm kadar
Çinekop 16 - 18 / 1 Kg. 11 - 13 cm.
Kaba çinekop 13 - 15 / 1 Kg. 14 - 18 cm.
Sarıkanat 9 - 12 / 1 Kg. 17 - 20 cm.
Lüfer 3 - 8 / 1 Kg. 21 - 28 cm.
Kofano 1 - 2 / 1 Kg. 32 - 50 cm.
Sırtıkara 1 / 2 Kg.+ 50 cm ve fazla
Ortalama ömrü 9 - 10 yıl kadar tahmin edilmektedir. Sularımızda çok nadir görülmekle beraber 120 cm. boya ve 14 kilo ağırlığa ulaştığı sanılmaktadır. Yakalanan ve rapor edilen en büyük lüfer 11,5 kilodur. İşte bu balığın önünde durabilen balık pek yoktur. Bu rekor boydakiler daha çok Atlantik okyanusunda görülmektedir, nadiren Ege ve Akdeniz'de de rastlanır. Lüferlerlerin balık çiftlikleri etrafına da sürüler halinde yaklaştığı olur. Bu bölgede kolay av verirler.