Anoksi ve hipoksi üzerine

VolkanUZ

Denizci
Denizci
Merhaba Arkadaşlar,
Nefes alıp vermenin isteyerek ve bilinçli durdurulması ile ilgili genel bilgi vermek istiyorum.
Anoksi, oksijenin tam yokluğudur
Hipoksi, arter kanındaki oksijen parsiyel basıncının normalden daha az olmasıdır.
Hipoksi tanımında parsiyel oksijen basıncı (paO2) 70 mm/hg nin altına düşer. Bu şartlar 1 bar basınç altında yani satıhta ve içinde kabaca % 21 oksijen barındıran temiz standart havayı soluduğumuz durumlar için geçerlidir.
Bu kısa tanımdan sonra apnea yani nefes alıp vermenin kesintiye uğraması durumunda neler olduğuna bakalım.
Organizmamızın sağlıklı çalışması için, beyin kalp ve ciğerlerin kesintisiz ilişkili çalışması gerekir. Oksijen beyinde vücudun tüm aktivitelerini düzenleyen hücreleri besler. Bu beslenmede sorun yoksa beyin, kalp ve akciğerlerin fonksiyonlarını düzenleyen sinyalleri sağlıklı bir şekilde gönderir. Beyin oksijensiz kalırsa, kalp ve ciğerlerin fonksiyonlarını düzenleyen sinyallerin gönderilmesi yavaşlar ve durur.
Tam bir oksijensizlik durumunda beyin ölümü, 4 ile 6 dakika içinde gerçekleşir. Bir kaç dakika sonra da kalp durur.
Nefes tutmanın bilinçli olarak yapılmasında durum biraz değişiyor. Buna örnek dünya rekorunun 9 dakikalara çıkmasıdır.
Hipoksik ortamda memeli refleksi olarak isimlendirdiğimiz bir dizi karmaşık reaksiyon devreye giriyor. Bu konuyu ayrı bir başlıkta ilave edeceğim.
Literatürde Diving Response olarak bilinen savunma sisteminin içinde yer alan fonksiyonların en önemlilerinden biri, oksijenin azlığı durumunda, asil organlar dediğimiz beyin, kalp ve ciğerlerin öncelikli oksijen almalarının sağlanmasıdır.
Oksijen yetersiz ise, damar çeperlerinin daralması ve alveol çeperlerinin kanlanması ile hayati önemi olan organlar öncelikli oksijenlenir.
Burada oksijensiz kalmayı ikiye ayırmak gerekiyor. Bir kaza sonucu yahut isteyerek oksijensiz kalabilirsiniz. Bilinçli olarak nefes tutuyorsak, bunu yapmadan önce hazırlanırız. Nefesimizi tuttuğumuz ortam soğuk ve ıslaktır. Bradikardi ve vazokonstriksiyonu tetikleyen reseptörler yüzümüzde yoğundur. Dolayısı ile nefes tutma süremiz uzar. Kalp atım ve nefes alıp verme ritmini sakinleşerek ve dinlenerek düşürürüz. Bu hazırlık safhasından sonra, nefes tutma süremiz, çok ani veya kazaya bağlı bir oksijensizlik durumuna göre çok daha uzun olacaktır.
Nefes alma isteğini harekete geçiren faktör, kandaki CO2 seviyesidir. Dolayısı ile nefesimizi tutmaya istemesek de son veririz. Halbuki bilinç kaybı varsa, oksijensiz ortamda kalınma devam edeceği için ölüm gerçekleşir.
Nefes tutma süremiz, bu işlemi yaptığımız şartlara göre de değişir. Statik apnea’ nız 4 dakika iken, 15 metrede 2 dakika avlanabilirsiniz. Sualtı avcılığında prensip olarak diyaframın ilk spazmları ile birlikte çıkışa başlamak gerekir. Uyarılara aldırmamak ve zorlanmak çok tehlikelidir. Nefes alma isteğini harekete geçiren kandaki CO2 olduğuna göre, hipervantilasyon yaparak sistemi kandırmak senkop yani sığ su bayılmasına neden olur.
Çok sık nefes alıp verseniz dahi, kanınızdaki O2 miktarı artmaz. Kırmızı hücreler oksijenle karşılaştıkları anda satüre olurlar yani hemen doyarlar. Ancak bunu yapmakla CO2 oranını düşürürsünüz. Aşağı indikçe dış basıncın artması ile birlikte, ciğerlerinizdeki oksijenin de kısmi basıncı artar. Kendinizi çok konforlu hissedersiniz. Nefes alma ihtiyacı normalden daha uzun süre sonra belirir, halbuki oksijen tükenmek üzeredir.
Çıkışa geçtiğinizde basıncın azalması ile birlikte, oksijenin de kısmi basıncı azalır ve son metrelerde kritik noktanın altına düşer. Bilinç kaybı çok ani gelir ve yalnız iseniz boğulabilirsiniz.
Hipoksinin neden olduğu kimyasal reaksiyonlar da var. Bizi ilgilendiren kısmı, karbonhidratların anaerobik koşullarda parçalanması sonucu laktik asit oluşumu ve yüksek enerji fosfat yedeğinin (atp) azalmasıdır.
Laktat birikimi çok çalışan kaslarda kramp ve doku hasarına neden olur. Atp azalması da beynin enerji gereksiniminin karşılanamamasıyla sonuçlanır.
Konuyu toparlarsak;
Nefes tutma süreniz, anaerobik çalışmalar, antrenmanlar ve dalış öncesi belirli hazırlıklarla uzatılabilir. Prensip olarak, isteyerek nefes tutmuşsanız ve yalnız değilseniz, başınıza bir kaza gelme olasılığı yok denecek kadar azdır.
Hipervantilasyon yapmayın son derece tehlikelidir.
Uzun süreli tüketilen glükojenlere dönüşmeleri açısından, karbonhidrat ağrlıklı beslenin ancak dalıştan en az 3 saat önce karbonhidrat tüketimine son verin.

Saygılar
 
Geri
Üst