Pirî Reis (1470-1554)

Kaptan Sakin TÜRK

Kıdemli
Site Yetkilisi
Dekan
Ünlü bir Türk amirali ve coğrafya bilginidir. Muhiddin Piri Osmanlı denizcilerinin yatağı Gelibolu'da doğdu. Çağını aşmış insanlardan biri olarak karşımızda duran Piri Reis, 16. yüzyıl Osmanlı dünyasının renkli kişilerindendir. Korsan, gemi reisi, gezgin, Osmanlı donanmasını Mısır kaptanı, Türk haritacılığının gerçek kurucusu, eşsiz bir kartograf ve deniz bilimleri üstadıdır. Eserleri beş yüz yıl sonra yine ilgi çekmekte, hayranlık uyandırmakta, nasıl oluşturulduğu üzerinde tartışmalar yapılmaktadır
Amcası Kemal Reis'in yanında denizciliğe başladı. Kemal Reis'le birlikte Endülüs Müslümanlarının İspanyollardan kurtarılmasına (1486), Sicilya, Korsika, Sardunya ve Fransa kıyılarına yapılan akınlara katıldı (1490-1491). 1494 yılına kadar batı Akdeniz'in hemen her köşesinde amcası Kemal Reis ile birlikte yelken açan Piri Reis, II.Bayezid'in Venedik üzerine sefer hazırlığına girmesi ve Akdeniz'de korsanlık eden bütün levend reislerini Osmanlı donanmasına katılmaya çağırması üzerine Kemal Reis ile birlikte, kıymetli hediyelerle İstanbul'a gelip II.Bayezid'in huzuruna çıktı. Bu tarihten sonra onları Osmanlı donanmasının resmi hizmetlisi olarak görmekteyiz. Piri Reis Kitab-ı Bahriye de bu olayı şöyle anlatır:
"Ki bir gün lütfedip Bayezid Han
Gönderdi bize emr-i ferman
O emrin tarihi bu idi ey can
Buyurmuş ki:Kemal gelsin kapıma
Deniz hizmetleri etsin tapuma
Dokuz yüzde gelip tuttuk vatan
Ki sonra şahın emriyle yapıp seferler
Deniz yüzünde hep bulduk zaferler"

Piri Reis 1495'den 1510 yılına kadar İnebahtı, Moton, Koron, Navarin, Midilli, Rodos gibi Osmanlı deniz seferlerinde gemi reisi ve filo komutanı olarak yer aldı. Sinoplu şair Safai, Fetihname-i İnebahtı ve Moton adlı eserinde, Piri Reis'in Moton Kalesi'nin alışı sırasındaki kahramanlığını övgü dolu sözlerle anlatır:
"Gördü Piri Reis can attı
Kıçtan Candarlı'ya çattı
Korkud'un sancağın çıkardı
Cenk ile iki kafir öldürdü
İrdi iki sipahi pür ahenk
Piri'ye cenginde ola hemrenk."

1511 yılında Kemal Reis bir deniz kazasında ölünce, Piri Reis Gelibolu'ya çekilmiş ünlü Dünya Haritası'nın çizimiyle uğraşmaya başlamıştır. Nitekim bu harita üzerinde yapım yılı olarak 1513 tarihi görülür. Kemal Reis'in ölümünden sonra Oruç Reis'in hizmetine geçerek Akdeniz'de bazı seferler çıktığı bilinen Piri Reis, Oruç Reis'in Yavuz Sultan Selim'e gönderdiği hediyeleri vermek için İstanbul'a geldikten sonra çizimini 1513'de tamamladığı dünya haritasını Yavuz Sultan Selim'e sunmuş ve tekrar Osmanlı devleti hizmetine girerek 1517'de Mısır'ın fethine giden donanmaya katılmıştır.
Bu tarihi izleyen yıllarda Barbaros'un ünlü kaptanlarından, halazadesi ve adaşı Muhiddin Reis ile Akdeniz'de yelken açmakla birlikte, genellikle Gelibolu'da kalıp haritaları ve Kitab- Bahriye üzerinde çalışmıştır.
Sadrazam İbrahim Paşa'nın destekleri ile 1525'de Kitab-ı Bahriye'yi bazı eklerle yeniden düzenleyerek Kanuni'ye sunulacak duruma getirdi ve 1526'da saraya sundu. Kuzey Amerika Haritası olarak tanınan eserini ise 1528'de Kanuni'ye takdim edip sultanın iltifatlarına ulaştı.
Kanuni Sultan Süleyman zamanında, 1547'de Hint Kaptanlığı da denilen Mısır Kaptanlığı'na atandı. Görevi sırasında Umman ve Basra üzerine iki sefer yapmıştır. 1548 yılında çıktığı ilk seferde Yemen ve Aden'de Portekiz kuvvetleri ile çarpıştı, Aden'i ikinci kez Osmanlı ülkesine kattı. 1552'de çıktığı ikinci seferinde 30 gemiyle hareket ederek Maskat kalesini aldı ve Hürmüz kalesini kuşattı. Daha sonra Portekizlilerden aldığı haraç karşılığında kuşatmayı kaldırarak yıpranmış durumdaki donanmasıyla Basra'ya döndü. Basra limanında onarıma ve dinlenmeye muhtaç durumda olan donanmasını bırakıp ganime yüklü üç gemi ile Mısır'a ulaşmak için yola koyuldu. Gemilerden biri fırtına yüzünden yolda battı. Mısır'a döndüğünde, donanmayı Basra limanında bırakması hizmette kusur sayıldı ve hapsedildi.
Basra valisi Kubat Paşa'ya ganimetten istediği haracı vermemesi yüzünden ve yeni Mısır Beylerbeyi Ahmet Paşazade Mehmet Paşa'nın olumsuz tutumu ve mevki hırsı nedeniyle, Padişah Kanuni Sultan Süleyman'a aleyhte rapor vermesi üzerine İstanbul'dan gönderilen fermanla 1554'de, Kahire'de, boynu vurularak idam edildi. Terekesine devletçe el konuldu. Öldüğünde 80 yaşının üzerinde idi. Ölümünden sonra adını sürdüren Mehmet Reis Osmanlı donanması reislerinden biriydi.
 
Piri Reis

Piri Reis ( .... - 1554)



Osmanlı denizci. Dünya haritaları ve denizcilik kitabıyla tanınmıştır. Doğum tarihi kesin olarak bilinmiyor. 1465-1470 arasında Gelibolu'da doğdu. Kahire'de öldü.


Asıl adı Muhiddin Pirî'dir. Karamanlı Hacı Ali Mehmed'in oğlu ve ünlü Osmanlı denizcisi Kemal Reis'in yeğenidir. Akdeniz de korsanlık yapmakta olan amcasının yanında yaklaşık 1481'den sonra denize açıldı. 1487'de onunla birlikte İspanya'daki Müslümanlar'ın yardımına gitti. 1491-1493 arasında Sicilya, Sardunya, Korsika adalarına ve Güney Fransa kıyılarına yapılan akınlara katıldı. Amcasıyla birlikte Osmanlı Devleti'nin hizmetine girerek 1499-1502 Osmanlı-Venedik Savaşı'nda bir savaş gemisinde kaptanlık yaptı. 1511'de amcasının ölümü üzerine Gelibolu'ya çekilerek Kitab-ı Bahriye (Denizcilik Kitabı) üzerinde çalıştı ve 1513'te bir dünya haritası çizdi.


1516 Mısır seferinde Osmanlı donanmasında kaptan olarak savaştı. 1517'de ilk çizdiği haritayı I. Selim'e (Yavuz) sundu. 1521'de Kitab-ı Bahriye'yi tamamladıktan sonra 1522'de Rodos seferine katıldı.1524'te sadrazam Makbul İbrahim Paşa'yı Mısır'a götüren gemiye kılavuzluk etti. Sadrazamın ilgilenmesi üzerine 1525'te Kitab-ı Bahriye'yi yeniden düzenleyerek onun aracılığıyla I. Süleyman'a (Kanuni) sundu. 1528'de çizdiği ikinci haritasını da padişaha armağan etti. 1528'den sonra güney denizlerinde görev yaptı.


Portekizlilerin Aden'i alması üzerine Süveyş'teki Osmanlı donanmasına kaptan atanarak 26 Şubat 1548'de Aden'i geri aldı. 1552'de önemli bir Portekiz üssü olan Maskat'ı ve ardından Kişm Adası'nı alarak Hürmüz Kalesi'ni kuşattı. Portekizliler'in Basra Körfezi'ni kapatmak istediklerini duyarak kuzeye yöneldi. Katar Yarımadası'na, Bahreyn Adası'na egemen olarak Mısır'a geçti. Donanmayı Basra Körfezi'nde bıraktığı için sefer sırasında kendisinden yardımını esirgeyen Basra Valisi Kubâd Paşa'nın da girişimleriyle suçlu görülerek idam edildi.


Büyük bir denizci olduğu kadar büyük bir haritacı olan Pirî Reis, korsanlık günlerinden başlayarak gezip gördüğü yerleri yabancı kaynaklardan da yararlanarak tarihi ve coğrafi özellikleriyle birlikte kitabında anlatmış ve haritalarını çizmiştir. Kitab-ı Bahriye'nin nazımla yazılan ve denizcilikle ilgili tüm bilgilerin toplandığı başlangıç bölümünde, genel açıklamalardan sonra Ege ve Akdeniz adaları tanıtılarak, denizle ilgili gözlem ve deneyim önemi vurgulanır. Fırtına, rüzgâr çeşitleri, pusula ve haritanın tanımından sonra dünyayı kaplayan denizler ve karaların oranı belirtilir. Portekizliler'in denizcilikteki ilerlemeleri ve keşifleri, Çin Denizi, Hint Okyanusu, Akdeniz ve Ege Denizi'ndeki rüzgârlar, Basra Körfezi, Atlas Okyanusu ayrıntılı biçimde anlatılır.


Düz yazı ile anlatımın başladığı haritalı bölüm asıl metni oluşturur. Bu bölümde Çanakkale Boğazı'ndan başlayarak Ege Denizi kıyı ve adaları, Adriyatik denizi kıyıları, Batı İtalya, Güney Fransa, Doğu İspanya kıyılarıyla çevresindeki adalara ilişkin tarihi, coğrafi bilgiler verilerek kuzey Afrika kıyıları, Filistin, Suriye, Kıbrıs ve Anadolu kıyıları izlenerek Marmaris'te tüm Akdeniz'in havzası noktalanır.


1513'te çizdiği ilk haritasında Kristof Kolomb'un 1498'de çizdiği Amerika haritasından, Portekiz ve Arap haritalarından yararlandığını belirtir. Elde kalan parçası Avrupa ve Afrika'nın batı kıyılarıyla Atlas Okyanusunu, Antil Adalarını, Orta ve Güney Amerika'yı gösterir.


1528'de çizdiği ikinci haritasından günümüze kalan parça, büyük bir dünya haritasının kuzey batı köşesi olup Atlas Okyanusu'nun kuzeyini, kuzey ve orta Amerika'nın yeni keşfedilmiş kıyılarını ve Grönland'dan Florida'ya uzanan kıyı şeridini içerir. Adalar ve kıyılar son keşiflere dayalı olarak daha doğru çizilidir. Keşfedilmeyen yerler ise beyaz bırakılarak, bilinmediği için çizilmediği belirtilir. İlk haritadan daha büyük ölçekli ve gelişkin olan ikincisi, teknik olarak döneminin en ileri örneğidir.



Kitabı Bahriye 'den Piri Reis'in önsözü

Özellikle , güneş gibi parıldayan ve ay ışığı gibi ışıldayan , Arap ve Acem sultanlarının sultanı ve Allah'ın yeryüzündeki gölgesi olan Sultan Bayezid ( II ) Han'ın oğlu , Sultan Selim (I) Han'ın oğlu Sultan Süleyman (kanuni) Han ki ,

"Yüce Allah özellikle kendisinden inayetini esirgemesin, devletini güçlendirsin , ona zaferler versin , dünyanın yıkılacağı kıyamet gününe kadar oğullarına ömürler ve kuvvetler bahşeylesin"

Amin


Bu kitabın yazılış sebebine gelince , cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın yüce devletine ve mutluluklar bahşeden kapısına , zamanın bilgili kişileri , uğurlu hüdavendigarın sonsuz himmetleri ile isim ve şöhret sahibi olabilmek için , çeşitli bilim dallarında eserler vücuda getirmişlerdir.
Merhum Kemal Reis'in kardeşinin oğlu olan bu zayıf ve güçsüz Hacı Muhammed'in oğlu Piri Reis de , bu ümitle , padişah hazretlerinin feleğe benzeyen eşiğine , kuretinin yettiği ölçüde "denizcilik ilminden" ve gemicilerin sanatından yadigar olmak üzere bir kitap yazdım.Çünkü , bu ilimde , şimdiye kadar hiç kimse , böyle faydalı bir eser bırakmamıştır.

Piri Reis Müzesi

Çimenlik Kalesi içinde bulunan Piri Reis Müzesi'de, Piri Reis'in, Kitab-ı Bahriye'sini yazdığı tarihten itibaren değişik tarihlerde çizdiği üç adet Çanakkale Haritası, Dünya Haritası, Piri Reis'i yaşadığı devre ait Bayrak ve Sancaklar, Osmanlı resim sanatı olan Manzaralı Resim Sanatının üstadı Nasuh Matrak-çı'ya ait kitaplardan örnekler yer almaktadır.


Asıl adı Muhiddin Piri olan Piri Reis, tahminen 1465-1470 yıllarında Gelibolu'da doğmuştur. Karamanlı Hacı Ali Mehmed'in oğlu olan Muhiddin Piri, meşhur Osmanlı denizcisi Kemal Reis'in yeğenidir.
Piri Reis Akdeniz'de 1481 yılından itibaren, bağımsız olarak dolaşan amcasının yanında denize açıldı. 1487'de onunla
İspanya'da zor durumda bulunan Müslümanların yardımına gitti. 1493 yılına kadar ise Sicilya, Sardunya, Korsika adasına ve Fransa'nın güney kıyılarına yapılan akınlara katıldı. Bu tarihlerde, bir dünya devleti haline gelen Osmanlı, denizlerde de hâkimiyet kurarak Akdeniz'i bir Türk gölü hâline getirmişti. Piri Reis, denizcilik faaliyetlerini daha faydalı kılmak maksadıyla amcasıyla Osmanlı Devleti'nin hizmetine girdi. 1499-1502 yıllarında meydana gelen Osmanlı-Venedik savaşlarında bir savaş gemisinde kaptanlık yaptı. 1511'de amcasının vefatıyla bir süre Gelibolu'ya çekilen Piri Reis, burada Kitab-ı Bahriye adlı eseri üzerinde çalışmaya başladı. 1513'te ise denizcilikte edindiği tecrübe ve bilgilerini aktarabilmek için, ilk dünya haritasını çizdi.
1516’da yapılan Mısır Seferi'ne Osmanlı donanmasında kaptan olarak katılan Piri Reis, 1517'de tamamladığı ilk haritasını, Yavuz Sultan Selim'e sundu. 1522'de ise Rodos Seferi'ne katıldı. 1524’te Sadrazam Makbul İbrahim Paşayı Mısır'a götüren gemiye kılavuzluk ettiği sırada, Kendisiyle ilgilenen sadrazamın yardımıyla tamamladığı Kitab-ı Bahriyeyi, Kanuni Sultan Süleyman'a sundu, 1528'de daha da geliştirerek çizdiği İkinci haritasını da padişaha takdim etti. Bu tarihten sonra Piri Reis güney denizlerinde görev yaptı. Aden'in (Yemen) Portekizlilerin eline geçmesi üzerine, Süveyş'teki Osmanlı donanmasına kaptan tayin edildi ve 1548'de Aden'i geri aldı. Piri Reis'in 1554'te Kahire'de hayat yolculuğu son buldu. Ruhu şad mekânı cennet olsun.


PİRİ REİSİN
HARİTALARI


Herhangi bir seyahatte, harita, kroki veya bir çizimin ne kadar kolaylık sağladığının çoğu zaman farkında olmayız. Bugün çok ucuza satın aldığımız bir dünya haritasını, hayalen 500 yıl öncesine giderek belli bir bedel karşılığında satmak istesek, haritanın ehemmiyetini kavramış ve ona ihtiyacı olan Piri Reis gibi kişilerin ne kadar altın vereceğini tahmin edebilirsiniz. Bugün kolay bir şekilde uydu ve digital teknolojilerle hazırlanan haritaların, yüzyıllar önce nasıl çizilebildiği hususunda fikir yürütmektense, haritacılık tarihinde önemli bir yeri olan Piri Reis'in çalışmalarına bir göz atalım isterseniz. Piri Reis, on altıncı yüzyılda yaşayan büyük bir denizci, coğrafyacı ve haritacıdır. Hâlâ bilinmeyen birçok yönü olan bu denizci, edindiği tecrübe ve bilgileri, gezip gördüğü yerleri, yabancı kaynaklardan da istifade ederek, tarihî ve coğrafî özellikleriyle birlikte 1513'te Kitab-ı Bahriye isimli eserinde toplamış, deniz ve karaların haritalarını çizmiştir. Kitab-ı Bahriye'de denizcilikle ilgili bütün bilgilerin toplandığı başlangıç bölümünde, genel açıklamalardan sonra Ege ve Akdeniz adaları tanıtılarak denizle ilgili bilgi ve tecrübelerin önemi vurgulanmaktadır. Portekizlilerin denizcilikteki keşifleri, Çin Denizi, Hint Okyanusu, Akdeniz ve Ege'deki rüzgârlar, Basra Körfezi, Atlas Okyanusu etraflı biçimde anlatılmakta, ayrıca denizlerde yaşayan çeşitli canlılardan ayrıntılı bir şekilde bahsedilmektedir.
Haritaların açıklamalı olarak yer aldığı bölüm ise, Çanakkale Boğazı'ndan başlayıp: Ege Denizi kıyı ve adaları, Adriyatik Denizi. Batı İtalya, Güney Fransa, Doğu İspanya, Kuzey Afrika, Filistin, Suriye, Kıbrıs ve Anadolu kıyıları ile çevrelerindeki adalarla ilgili tarihî ve coğrafî bilgiler verilerek son bulur.
Topkapı Sarayı'nın düzenlenmesi esnasında Milli Müzeler Müdürü Halil Edhem Bey tarafından bulunan ve bugüne kadar hakkında çok sayıda yazı yazılmış olan haritalardan, 1513'te çizdiği ilkinde Piri Reis. Kristof Kolomb'a ait Amerika haritasından, Portekiz ve Arap haritalarından; çoğu kendi çağına ait, birçok ünlü haritadan faydalandığını belirtir. Bugün haritanın elde kalan parçasında, Avrupa ve Afrika'nın batı kıyılarıyla Atlas Okyanusu, Antil Adaları, Orta ve Güney Amerika gösterilmektedir.
Piri Reis'in 1528'de çizdiği ikinci haritasından günümüze kadar gelen parça ise, büyük bir dünya haritasının kuzeybatı köşesi olup, Atlas Okyanusu'nun kuzeyini, Kuzey ve Orta Amerika'nın yeni keşfedilmiş kıyılarını, ayrıca Grönland'dan Florida'ya uzanan kıyı şeridini ihtiva eder. Adalar ve kıyılar, son keşiflere dayalı olarak daha doğru çizilmiştir. Keşfedilmemiş yerler ise, beyaz bırakılarak çizilememiştir. İlk haritaya göre daha büyük ölçekli ve gelişmiş olan ikinci harita, teknik olarak da o dönemin en ileri ve mükemmel harita örneğidir. On yedinci yüzyılda yapılmış olan J. Schoener ve Münster'in dünya haritalarından çok daha sağlıklıdır.
Piri Reis'in çizmiş olduğu haritalarla ilgili Batı'da vapılan araştırmaların ilki, 1952'de gerçekleştirildi. Amerikalı harita uzmanı Mallery tarafından yapılan bu araştırmada şaşırtıcı bir sonuçla karşılaşıldı: Kitab-ı Bahriye'deki Akdeniz haritasındaki teferruat doğruydu fakat yerinde değildi. Sanki haritayı çizen, dünyanın yuvarlak olduğunu biliyordu. O dönem için bunun imkânsız olduğunu düşünen araştırmacı, bu defa Amerikan Deniz Kuvvetleri Hidrografi Bölümü'ne başvurdu. Haritalar burada küre geometrisine göre yapılmış son dünya haritalarıyla karşılaştırıldı ve tamamıyla doğru çıktı. Üstelik bu bilgi, sadece Akdeniz için değil, Kuzey ve Güney Amerika için de doğruydu. Bir başka deyişle, Piri Reis dünyanın yuvarlak olmasının yanında, küre şeklinde olduğunu da biliyordu. Çünkü haritalar küre geometrisine uygun olarak çizilmişti. Harita uzmanı Linehan'm bu tespitleri, 16. yüzyılda bu doğrulukta bir dünya haritasının nasıl çi-zilebildiği konusunda yürütülen araştırmaları daha da sırlı hâle getirdi. Çünkü, hem Amerika kıyıları, hem de Kanada'daki göl ve dağlar bütünüyle doğru çizilmişti. Bunun üzerine 1956'da Georgetown Üniversitesi Piri Reis'in haritacılığı üzerine bir açık oturum düzenledi. Toplantıya bu defa, önsözü daha önce Ein-stein tarafından kaleme alınmış olan "Yeryüzünün Kayan Kabuğu" adlı incelemenin yazarı Prof. Charles Hapgood ve matematikçi Richard Strachan gibi dönemin ünlü harita uzmanları da katıldı. Bu iki bilim adamı, söz konusu haritaları daha sonraki yıllarda uydularla çekilen yeryüzü resimleriyle tekrar karşılaştırınca daha şaşırtıcı bir neticeye vardılar: 16. yüzyılda çizilen haritalarla 20. yüzyıl uydu fotoğrafları birbirini tutuyordu.
Bu ölçüde tevafuk, konuyla ilgili olanları şaşırtmaya devam etmekte ve şu soruları sordurmaktadır: O dönemin imkân ve teknikleriyle bu bilgiler nasıl elde edilmiş, gözlemler nasıl gerçekleştirilmişti? Amerika'ya bizzat gitmediği tahmin edilen Piri Reis, bu bilgileri nasıl ve üstelik bu kadar doğru şekilde kâğıda dökebilmişti? Bu sorular, Piri Reis'in de faydalandığım belirttiği önceki haritaların varlığını göz önünde tutarak, tarihte büyük uygarlıkların olup-olmadığını akıllara getirmiştir.
Piri Reis'in dünya haritasını yapmış olduğu dönem, Osmanlı devletinin en geniş topraklara sahip olduğu zaman dilimidir. Bu da Osmanlıların başarılarının tesadüfi veya askerî güçle gerçekleşmediğini, dönemin ilim adamlarından da istifade edildiğini göstermektedir.
Bu noktada, Piri Reis'in Osmanlı'da gördüğü saygı ile, 17. yüzyıl'da italya'da yaşayan Galile'nin yaşadıkları karşılaştırıldığında, iki medeniyetin bilgiye ve yeniliklere bakış açılarmdaki farklılık görülecektir. Gali-le, Ay ve Güneş'in hareketlerini inceleyerek, Dünya'nın yuvarlak olduğunu ve Güneş'in etrafında döndüğünü tespit etmişti. Ancak, bu çalışmalarını ihtiva eden kitabı, kilisenin fikirleriyle ters düşünce, engizisyona çıkarılmıştı. Galile, görüşlerinin yanlış olduğunu kerhen kabul etmişti. Mahkemede, bu kabulüyle ölümden kurtulmuş; ama, engizisyon gözetiminde evinde yaşamasına izin verilmişti. Batı'da durum böyle iken, yüz yıl önce Osmanlılar'da Piri Reis, doğru olarak çizdiği dünya haritasını, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman'a takdim etmiş ve mükâfatlandırılmıştı.
 
Geri
Üst